Üç soylu gazeteci, medyanın üç yüz akı TELE 1’de yayınlanan 5. Boyut programında buluştu. TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Merdan Yanardağ’ın hazırlayıp sunduğu 5. Boyut programında katılan cesur kalemler Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil, gündeme bomba gibi düşecek açıklamalarda bulundu.
DÜNDAR: İSTİFAYLA GEÇİŞTİRİLEBİLECEK BİR ŞEY DEĞİL
AKP’li Emre Cemil Ayvalı’nın FETÖ ile ilgili ifadelerini değerlendiren Uğur Dündar şu ifadeleri kullandı:
* Ahmet Davutoğlu, siyasi parti kurduktan sonra ve başbakanlıktan genel başkanlıktan ayrıldıktan sonra düşünceleri farklılaşmış olabilir ancak iktidarın pek çok eylem ve söylemlerinin içinde bulunduğu ortada.
* Aslında sen bilirsin FETÖ gerçeğini biz 1996 yılında susurluk kazasından sonra, o sırada Kanal D haber merkezinde hep birlikteydik. Bir Susurluk zirvesi yapılmıştı.
* Devleti, rejimi tehdit eden kişi ve kurumlar hakkında bir rapor sunuldu. Raporda 55 kişi ve kuruptan bahsediyordu ve 51. sırada FETÖ vardı. Biz o zaman topluma duyurmuştuk.
* O zaman tehditler yağmaya başladı. Yüzlerce tekzip yayınladık ve mahkemeden şöyle geçmişti: “Muhterem Fetullah Gülen hocaefendi” diye başlıyordu. Demek ki yargıda da baya bir güçlü FETÖ oluşumu mevcutmuş.
Ergenekon sürecinde neler yaşadığımızı sevgili Yılmaz çok iyi bilir. Bize nasıl kumpas kurulduğunu. Ve gizli tanıklar üzerimize gönderildi ve o kadar taciz eder boyuta vardılar ki, feryat etmek zorunda kaldık. Çok şükür ki o tuzaklara düşmedik.
* Türkiye o süreçte çok büyük acılar yaşamıştır. 1996 yılındaki rapor gibi rejime, cumhuriyete kastedilmiştir. “FETÖ’yle kemalist cumhuriyeti yıkmak için işbirliği yaptık” demek 15 Temmuz’u da bu sürece dahil etmek değil de nedir?
ÖZDİL: HEM FETÖ’YLE HAREKET ETTİK DİYOR HEM DE CHP’Yİ SUÇLUYOR
Yılmaz Özdil ise şu ifadeleri kullandı:
* Bu son derece açık bir şey. AKP şimdi uçma kabiliyeti olmayan bir uzay mekiği gibi savruluyor. Bunu şunun için anlattım, ben bu örneği daha önce verdiğim için, aslında AKP’nin devleti yönetecek kadrosu yoktu, çünkü milli görüş kökenli olan AKP, neticede devletin bütün organları tarafından iç tehdit kabul edildiği için, diplomaside, yargıda, bürokrasi de ve silahlı kuvvetlerde kadroya sahip değildi. Onların sayesinde uzaya uçtular.
* Ben bunu söylediğim için yargılandım. Vay efendim Gülen’e hakaret ediyorsun, AKP’ye hakaret ediyorsun diyerek beni süründürdüler. AKP’li de bunu söyledi, bizim elimizde devleti yönetecek kadro yoktu ve FETÖ’cülerle işbirliği yaptık dedi. Ben bunu söyleyince yargılandım, adam söyleyince hiçbir işlem yapılmadı.
Bu itirafın şöyle bir korkunç yanı var, FETÖ denilen örgütün siyasi ayağını itiraf etti televizyonda, hem de yandaş medyada. Ama bu itirafta şöyle bir hazin taraf var, FETÖ’nün siyasi ayağını itiraf ederken “Yönünü Şaşıran Ok” diye bir kitap yazmış ve CHP’yi FETÖ’nün siyasi ayağı olmakla suçluyor.
* Hem FETÖ’yle ortak hareket ettik diyor, hem de CHP’yi FETÖ’cü gibi gösteren kitap yazmış. Bir tane iftira bir tane suç üstü var. Bugün sanki bunları ilk kez duyuyormuş gibi Türkiye, hayret ediyormuş gibi dinliyor.
* Ben mesela İzmir çocuğuyum, 1980 öncesinde başlayan, darbeyle palazlanan bir örgüt olduğunu, devletin içinde yer bulmaya çalıştığını, 2002’de AKP’nin iktidar olmasıyla devleti ele geçirdiğini dünyadaki sağır sultan bile biliyor. Bir tane AKP’li çocuk bunu söyledi diye Türkiye heyecanlandı.
* Hepimizin bildiği kabak gibi bir gerçek var. Kemalistleri kırdırmak için dediği, bu ülkenin yurtseverlerini, cumhuriyetçileri, TSK’yı, yargıyı imha etmek istedikleri için birlikte hareket ettiklerini herkes biliyor. Kurabiyedeki un ve şeker gibi, AKP ve FETÖ.
Sözcü
Support authors and subscribe to content
This is premium stuff. Subscribe to read the entire article.